English
 

İklim Krizi ile Mücadele

2018 yılında Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change-IPCC) tarafından yayımlanan 1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu, küresel sıcaklık artışının sanayileşme dönemi öncesindeki sıcaklıkların 1,5°C üstüne çıkması ile birlikte gezegende yaşanacak olağanüstü hava olayları, aşırı sıcaklıklar, su kıtlığı ve ekosistem hasarlarına dikkat çekiyor.

Covid 19 pandemi sürecine rağmen 2020 de iklim krizinin küresel gündemde önemini koruduğu bir yıl oldu. Pandemi döneminde toplumun büyük bir kesiminin sosyal izolasyona geçmesinin sera gazı salımlarının azalması yönünde olumlu bir etkisi olmasına rağmen, 2020 en sıcak yıllardan biri olarak kaydedildi. Bu kapsamda, iklim krizinden kaynaklanan fiziksel ve geçiş risklerinin yönetimi daha da önem kazandı.

İklimle bağlantılı risk ve fırsatlarımızı fiziksel ve geçiş kaynaklı olarak sınıflandırıyoruz. Bu kapsamda; olağanüstü hava olayları, aşırı sıcaklıklar, iklim değişikliği ile bağlantılı ulusal ve uluslararası düzenlemeler, paydaş beklentileri, düşük karbon ekonomisine geçişle birlikte değişen piyasa beklentileri ve gelişmekte olan yeni teknolojileri iklimle bağlantılı risk ve fırsatlar olarak tanımlıyoruz. İklimle bağlantılı risk ve fırsatların yönetimi dâhil olmak üzere sürdürülebilirlik ile ilgili tüm çalışmalar Sürdürülebilirlik Komite’mizin gözetiminde yönetiliyor. Yapılan çalışmalar düzenli olarak İcra Kurulu ve Yönetim Kurulu’na raporlanıyor.

İklimle bağlantılı risklere ilişkin temel yaklaşımlar Yönetim Kurulu tarafından onaylanmış olan İtibar Riski Politikası’nda ve Kredi Politikaları’nda da yer alıyor. İtibar riski yönetimi genel prensipleri çerçevesinde tanımladığımız riskli alanları ve hassas sektörleri (çevre dostu olmayan kuruluşlar, nükleer enerji, madencilik ve termik santral sanayisi, su altyapısı ve baraj sanayisi vb.) Çevresel ve Sosyal Risk Değerlendirme (ÇSRD) sistemimiz kapsamında değerlendiriyoruz. Bu çerçevede kurumsal ve ticari krediler kapsamında, yatırım tutarı 10 milyon ABD doları ve üzeri tüm yeni yatırım ve proje finansmanı kredi talepleri ile finansal danışmanlık hizmeti verilen projeleri, Ekvator Prensipleri (EP4, 2020) ile uyumlu ÇSRD sistemimize tâbi tutuyoruz. Düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında şekillendirdiğimiz kredi politikalarımızla, yeni kömür yakıtlı termik santralleri ve kömür madenciliği yapan yeni projeleri finanse etmemeyi taahhüt ediyoruz.

Beklenmeyen olay ya da piyasalardaki bozulmalardan kaynaklanabilecek kayıplar yaşanması durumunda, faaliyetlerimizi sürdürebilmek için ileriye dönük bir sermaye planlama yaklaşımı benimsiyoruz. Su baskını olay sayısı, olağanüstü hava olayları sonucu meydana gelen fiziki hasarın maliyeti, enerji portföyündeki fosil yakıtlı projelerin oranı, proje finansmanı enerji portföyünün karbon ayak izi, operasyonel sera gazı salımı ve enerji tüketimi; iklimle bağlantılı riskler kapsamında izleniyor. Önümüzdeki dönemde olası düzenlemeler kapsamında oluşabilecek risk göstergeleri de yakından takip ediliyor. İklimle bağlantılı risklere yönelik şeffaflığın önemine inanarak, Ocak 2021’de İklimle Bağlantılı Finansal Beyanlar Görev Gücü’nün (Task Force on Climate-related Financial Disclosures-TCFD) resmi destekçisi olduk.

Yapı Kredi olarak operasyonel faaliyetlerimizde iklim değişikliği ile mücadele kapsamında ISO 14064 standardına uygun olarak Kapsam 1 ve Kapsam 2 sera gazı salımlarını hesaplıyor ve doğrulatıyoruz. Kapsam 1, Kapsam 2 ve Kapsam 3 sera gazı salımlarına yönelik ISAE 3410 Uluslararası Güvence Denetim Standardı’na uygun olarak sınırlı güvence beyanı alıyoruz.

2016 yılından bu yana iklim değişikliğine yönelik yönetişim yapımızı, risk ve fırsatlarımızı, kurumsal strateji ve hedeflerimizi CDP İklim Değişikliği Programı kapsamında şeffaf bir şekilde raporluyoruz. Buna ek olarak piyasa, yasal düzenlemeler ve paydaş beklentileri kapsamında ortaya çıkan iklim bağlantılı fırsatları da proaktif bir şekilde değerlendiriyoruz. 2018 yılından bu yana ise su kaynaklarının korunmasına ve etkin kullanımına yönelik aksiyonlarımızı, risk ve fırsatlarımızı, yönetişim yapımız ve stratejilerimizi CDP Su Programı ile kamuoyuna açık bir şekilde paylaşıyoruz.

İklim kriziyle mücadelede ve Türkiye’nin düşük karbon ekonomisine geçişinde müşterilerimizin yanında olmanın önemine inanıyor; ulusal ve uluslararası düzenleme ve trendler çerçevesinde müşterilerimize yönelik kapasite geliştirme faaliyetleri düzenliyoruz.

 

Sürdürülebilirlikle ilgili daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

 
Bu içerik size yardımcı oldu mu? Evet Hayır